3 Ocak 2013 Perşembe

Benim Pıtırcıklı Pembe Dünyam! Yok!

“ O sevimliliğinle her şeyi halledebileceğini zannediyorsun değil mi?” yıllar önce çok samimi olduğum bir kız arkadaşım müthiş bir şekilde kızarak söylemişti bunu bana. Hâlbuki ben olayları daha fazla büyütmek, aramızdaki arkadaşlık bağlarını zedelemek istemiyordum. Aradan yıllar geçtiği için tam olarak ne olduğunu hatırlamıyorum ama önemli olan da bu değil sanırım.

Ben de kendimi anlamış değilim aslında, çok vahim durumlarda ebleh gibi sırıtabilme potansiyeline sahibim. Annemden geçmiş olabileceğini düşünüyorum, çocukken erkek kardeşlerimle annemi kızdırdığımızda gülerek dudakları ısıran annem “ Sinirden gülüyorum ha, sinirden gülüyorum!” diye naralar atardı tehditkâr bakışlarıyla.

Ha, bir de çok pembe bakıyormuşum dünyaya, kusura bakmamalıymışım kendisi o kadar bakamazmış, gerçekler varmış acıymış onlar da! Bir başka kişiye göre ise pembe bulutlar dolanıyormuş başımda, ayaklarım yere basmıyormuş, sonradan vuracakmışım bulduğum taşlara kafamı. Pembeyi de seven biri olsam bari, en fazla gülkurusunu severim ben, o da asla kırmızın bendeki yerini alamaz. Tamam efendim anlıyorum ben sizi, az biraz da beri gelin beni anlayın.


Sevgili hocalarımdan biri, “ Senin de pek pembe bir dünyan var”, deyip gülümsedi bana, o melankoliyi seviyormuş.

Millet kanımca kendisini Turgut Özben ya da onun dişisi sanıyor ne kadar bunalım olursa o kadar yüceliyor. Hayat ne karmaşık, insanlar ne kötü, biz dünyada sıkışıp kalmış zavallı ruhlarız, zaman bizi eziyor sonra çiğneyip tükürüyor, aman Allah’ım benim mi bu aynadaki yüz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder